CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda, Çarşamba Şeker Fabrikası’nın lojmanlarıyla birlikte TOKİ'ye devredildiğini Fabrika ekipmanlarının başka yere gönderildiğini açıkladı. Hancıoğlu Samsun’un çok önemli derdini meclise taşıyarak derde derman olamasa da tercüman oldu.
İnanılmaz ama gerçek; 2021’de 8 dönüm arazisi Hasan Akkaya Otomotiv İnşaat San. Tic. Ltd. Şti.’ne satılan Çarşamba Şeker Fabrikası’nın lojmanları da TOKİ’ye devrediliyor. Koskoca Çarşamba ovasında konut için yer bulunamamış ve şeker fabrikası yıkılıp yerine konut yapılacak. Sahipsiz fabrikanın satılması haktır, halk fabrikasına sahip çıkarsa satılmayacaktır.
Fakir yeni bir şey kazanmadan kaybettiğini bularak sevinir. 11 yıldır üretime kapatılan fabrikanın açılması, 2018 Genel ve 2019 Yerel Seçimleri’nin vaatleri arasındaydı.
Çarşamba Şeker Fabrikasının açılmayacağını vaatlerin havada kalacağını o zaman yazmıştım. Öyle de oldu; verilen tarihler geldi, geçti açılmadı, arazisi, lojmanları satıldı, ekipmanı dağıtıldı; bu gidişle şeker fabrikası anılarda kalacak, hiç açılmayacak.
ŞEKERE AYDA YÜZDE 100, YILDA YÜZDE 500 ZAM
Yeni fabrika bir tarafa Samsunlular eski fabrikayı da kaybedecek. Sadece Samsunlu çiftçi ve tüketici değil; tüm Türk halkı kaybedecek. Şeker üretimi fabrikaların özelleştirilmesi veya kapatılmasıyla özel sektörün eline geçince; şeker bir ayda yüzde 100, bir yılda yüzde 500 zamlanarak 5 katını çıktı ve şeker fabrikaları kamulaştırılmazsa yükseliş sürecek.
Kamusal denetim ve sorumluluk olmayınca; vicdan da devre dışı kalıyor. Devreye cüzdan giriyor; şirket kârlılığını esas alan bir yönetim anlayışıyla manipülasyon ve stoklama sonucu tüketicinin şekere erişimi engelleniyor, maliyetlerle ilgisi olmayan yüksek fiyattan şeker satılıyor.
Yolcusuz hava alanlarına milyarlarca dolar gömüp, yolcu garantisiyle vatandaş borçlandırılacağına, bir hava alanı parasına tüm şeker fabrikaları yenilenerek devletin elinde kalsaydı, bugün şekerin kilosu 25 lira değil; 5 lira olur, pancar çiftçisi de işsiz kalmazdı. Paralar yabancı üreticilere gidiyor ve onların çiftçilerine gidiyor.
Türk tüketicisinin şekere olması gerekenin çok üstünde para ödemesinin sebebi; yüksek maliyetler değil; Türkiye’de şeker fabrikalarının hurda demir fiyatına ‘babalar gibi’ satılması, şeker piyasasının kontrol ve denetimsiz bir şekilde özel sektöre devredilmesidir.
Geleneksel yöntemlerle ‘PANCARDAN’ şeker üretip ihraç ederken, şeker fabrikaları özelleştirilip, satıldığı için, bugün kendi ihtiyacımızı karşılayamıyor ve sağlığa zararlı Cargill Nişasta bazlı; (NBŞ /HFCS); mısır nişastasının kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde edilen ‘kanserojen’ şeker ithal etmek zorunda kalıyoruz.
Başta şeker, kağıt ve elektrik olmak üzere zamların çoğu küresel değil; iç tercihlerden kaynaklanıyor. Devletin özel sektöre ucuza sattığı şeker, çok ucuza sattığı elektrik halk çok yüksek fiyattan satılıyor. Kağıt fabrikalarının kapatılıp satılması sonucu kağıt yüksek fiyattan ithal ediliyor, kağıt ürünleri astronomik fiyattan satılıyor. Başta Çarşamba Şeker Fabrikası üretime açılmalı, diğer şeker fabrikaları ve elektrik dağıtım şirketleri en kısa sürede kamulaştırılmalıdır.